20 Kasım 2009 Cuma

Ferhat İle Şirin Efsanesi





Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.

Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.


Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.

Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda.

Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına.

Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için.

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde Amasya

17. yüzyılın ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nin Amasya ile ilgili bölümünde şöyle demektedir:

"Kal'ası eski devirlerde, Amelika Kavminin yapısıdır. Nice yüz padişahtan kalma bir Anadolu kal'asıdır. 1084 yılında Danişmen oğullarından Melik Gazi Rumlar elinden fethetmiştir. Danişmend oğullarından Selçuklulara, onlardan Temür (Timur) çağında Osmanlılara geçmiş, Yıldırım Bayezid Han, Timur'dan zarar görmesin diye, bu kal'ayı fethettikten sonra, buraya şehzadesi İsa Çelebiyi tayin etmiştir. Padişah şehri olup, hutbe okunmuş, "Azze nasruhu duribe fi Amasya" diye sikke akçe kesildi. Çünkü dağlarında ve şehirde gümüş madenleri vardır. Padişahlara mahsus has saray ve bahçe yapılarak, Amasya Osmanlı Hanedanı'nın taht şehri oldu. Fatih zamanında, Sivas eyaleti toprağında, Amasya beyinin oturduğu yerdir diye yazılmıştır. Büyük bir şehir olduğundan, bir kaç kere arpalık yolu ile Üç Tuğlu vezirlere armağan verilmiştir."

"Amasya Kal'ası çok yüksektir. Yüksek bir tepe üzerindeki duvarları, kuleleri, burçları her zaman bulutlar içinde kaybolmuş görünür. Öğleyin açık havada iç kal'ada bulunan camilerin minareleri, konakların damları gözükür. Beş köşeli kal'anın çepeçevre büyüklüğü 9060 adımdır. Çok ustalıkla yapılmış, kesme taştan bir kal'a olup 41 kulesi 80 bedeni vardır. İçindeki evlerin sayısını tam olarak bilemiyorsam da eski biçim konakları, cephaneliği, ambarları, sarnıçları güzeldir. Eteklerinde akan ırmağa inecek su yolları bulunur. Doğu yönüne bakan dört kat demir kapısı vardır. Çok garip, cehennem kuyusuna benzeyen bir de zindan gördüm. Kal'anın altı baştan başa mağaralarla bezeli olup ibretle bakılacak şeylerdir..."

"Bütün halk zevk ve şevk sahibi olduklarından, yüzleri kanlı canlıdır. Halkın bir bölüğü paşa, bey zaim, tımar ve hizmet sahibidir. Bir bölüğü de bilginler, kadılar, maaşlı şeyhler, imam hatip ve hafızlar, tüccarlar ve sanatkarlardır. Aralarında bilgi sahibi, sözü sohbeti dinlernir, nükteci çelebiler çoktur. Güzel konuşurlar. Öteki halkı: "Şuna çokuşrak aşkayıralım. Şu işi atlayıgöreli. Öğretçe er imiş" gibi şiveleriyle konuşurlar. İleri gelenleri, samurlu çuhadan ferace giyerse de orta hallileri astarlı kumaştan elbise giyerler. Kadınları güzel, sözleri ölçülü, dişleri inci gibidir. Çok edepli ve terbiyeli hatundurlar. Çavarzara adından bir bürümceğe bürünüp gezerler."

KARDEŞ ŞEHİRLER

Selanik, Yunanistan
Nuuk, Grönland
Le Mans, Fransa
Galway, İrlanda
Osh, Kırgızistan
Berlin, Almanya
Brindisi, İtalya

AMASYA



Amasya ili, Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi'nde bulunan bir ildir. Merkezi Amasya'dır. Merkez ilçe ile birlikte 7 ilçe, bunlara bağlı 23 belde ve 348 köyü vardır.
Amasya'nın bilinen ilk adı "Amaseia"'dır. Bu isim dünyanın ilk coğrafyacısı olarak bilenen Strabon tarafından verilmiştir. "Amaseia" amozonlardaki yaşayan halkın kraliçelerine verdikleri isimdir.
Yapılan arkeolojik araştırma ve bulgulara göre Amasya'da ilk yerleşme M.Ö. 5500 yıllarında başlayıp Hitit, Frig, Kimmer, İskit, Lidya, Pers, Hellen, Pontus, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz olarak devam etmiştir.Pontuslar (M.Ö.333 - M.Ö.26) tarafından yapılan Kral Kaya Mezarları, günümüze kadar ulaşarak kentin anıt eserleri arasına girmiştir.

700 yıl Bizans egemenliğinde kalan Amasya, Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından 1075 yılında fethedilerek bu kentte ilk Türk - İslam Egemenliği kurulmuştur.Osmanlı Anadoluda Türklerin ilk şehir hayatına geçiş yaptıkları yerlerden birisi de Amasya olup öz be öz Türk oymaklarının Amasya ve civarında yerleşmiş olması, korunaklı bir yapıya sahip olması nedenleri ile Osmanlı Şehzadelerinin Amasyada yetiştirilmesi uygun bulunmuştur. Bu Sebeplerledir Şehzade Çelebi Mehmet Timur nedeni ile dağılan Anadolu birliğini Amasya ve civarındaki Türkmenlerden sağladığı güçle tekrar sağlamıştır.

Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat (II), Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade Mehmet (II), Şehzade Alâeddin, Şehzade Bayezid (II)), Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade Murad (III) çeşitli tarihlerde Amasya'da Valilik yapmışlardır.Bu dönemde kentte birçok ilim admı yetişip saray, çeşme, medrese, cami, türbe v.b. kalıcı eserlerle, şehir bir kültür merkezi olarak tarihteki yerini almıştır.

Tarihin akışı içerisinde önemli roller üstlenen Amasya, Kurtuluş Savaşı sırasında yine ön plana çıkmış, Kurtuluş mücadelesinin planları bu kentte hazırlanmıştır.